Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | kapı aralığı | doorway i. | ||
The thief hid in the dark doorway. Hırsız karanlık kapı aralığında saklandı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | kapı aralığı | doorway i. | ||
It's a biggish chair, but it'll just barely fit through the doorway. Büyük bir sandalye ama kapı aralığından ancak sığar. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | kapı aralığı | gateway i. | ||
Genel | kapı aralığı | vestibule i. | ||
Genel | kapı aralığı | door i. | ||
Genel | kapı aralığı | doorcheek [dialect] [uk] i. | ||
Technical | ||||
Teknik | kapı aralığı | door way i. | ||
Automotive | ||||
Otomotiv | kapı aralığı | door aperture i. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | (kapı aralığı gibi bir yerden) bir gözünü kısmen kısarak bakmak | squint out of something f. |